Doğa Tarihi Müzeleri
  • Ana Sayfa
  • Denemeler
  • Yararlı Bağlantılar
  • Ana Sayfa
  • Denemeler
  • Yararlı Bağlantılar
Search by typing & pressing enter

YOUR CART

12/5/2019 0 Yorumlar

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi – Bölüm 1

ResimResim 1 - Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin ana girişi.
Yaklaşık 3 yıl önce başladığım “dogatarihimuzeleri.net” isimli internet sitemde uzun zamandır herhangi bir paylaşımda bulunmuyordum. İş yoğunluğu, vakit ayıramama vs… nedenler yazamama durumuna neden oldu. Ancak, bugünden itibaren artan motivasyonum, bu internet sitesindeki paylaşımlarıma hız vermem gerektiğini bana düşündürdü. Esasında önceki paylaşımlarım hakkında olumlu geri bildirimler almış olmam bunun en önemli gerekçesiydi. Tabi geçen sürede de farklı doğa tarihi müzelerini ziyaret etme ve elde ettiğim bilgileri paylaşma isteği de bir diğer yazma sebebim oldu. Neyse, bu bölümü çok uzatmadan konuya gireyim.

Bu yazıda, sizleri her yıl çalışmalarımın önemli bölümünü gerçekleştirdiğim Amerikan Doğa Tarihi Müzesi hakkında bilgilendirmek istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrinde yer alan bu önemli müze, İngiltere Doğa Tarihi Müzesi ile birlikte dünyanın en büyük iki doğa tarihi müzesinden birisi. Yaklaşık 190 bin metre karelik alan içinde sahip olduğu örnek sayısı 2016 yılı verilerine göre 33 milyona ulaşmış durumda. Kuruluşundan bu güne neredeyse 150 yılı aşkın zaman  geçmiş olan Amerikan Doğa Tarihi Müzesi, sahip olduğu koleksiyonlar ve araştırma çıktıları ve tabi eğitim faaliyetleriyle Amerika Birleşik Devletleri’nin sahip olduğu bilim kültürünü en güzel şekilde ortaya koyan kurumlardan biri konumunda. Bahsettiğim 33 milyon örnek dünyanın farklı coğrafyalarındaki bilimsel amaçla gerçekleştirilen arazi çalışmaları neticesinde toplanmış örnekler. Dolayısıyla müzenin vizyonu o kadar geniş ki, tek bir ziyaretle dünyanın sahip olduğu tarihsel ve güncel biyolojik çeşitlilik hakkında çok önemli bilgilere ulaşabilirsiniz. Örneğin, Ornitoloji Bölümü’nün bilimsel koleksiyonunda yer alan doldurulmuş kuş örneklerinin sayısı bugün itibariyle 900 binlere ulaşmış durumda. Biyocoğrafya, evrim ve ekoloji anlamında önemli çalışmaları literatüre kazandıran bu müzenin çalışanları, sahip oldukları bu koleksiyonlarla (kuş koleksiyonu bunlardan biri) dünya biyolojik çeşitliliğini temsil eden çok önemli örnekleri (bir kısmı günümüzde yok olmuş durumda) bu müzenin koleksiyonlarında saklamaktadırlar. Bahsi geçen bu koleksiyonların ayrıntılarına yazının farklı bölümlerinde değineceğim. Ancak, söylemek istediğim, bir ülkenin temel bilim vizyonu ile sahip olduğu müzeleri ve bu müzelerdeki koleksiyonları arasında doğrusal bir ilişki olduğu. Yazı ilerledikçe bu cümlelerim de belli ölçüde anlam kazanmaya başlayacak.

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi ve bilim kültürü hakkında bu çok kısa giriş sonrasında, müzenin ziyaretçilere açık olan bölümlerini anlatarak yazıya başlamak sanırım daha doğru olacak. Bu ihtişamlı ve oldukça önemli doğa tarihi müzesinin ana giriş kapısı Central Park West caddesi üzerinde yer alır. İçeri girdiğinizde bir Sauropod’un T-rex saldırısına maruz kaldığı demonstrasyonun yer aldığı ana salon ziyaretçileri karşılar (RESİM 1). Oldukça yüksek tavanlı bu salon, müze girişinde ziyaretçilerin müze hakkında heyecan ve motivasyon duyması için yeterli duygu düzeyine ulaşmasını sağlar. Zeminle birlikte toplam 7 kattan oluşan müzenin, ilk 4 katı farklı coğrafyalara ait biyolojik çeşitlilik bileşenleri hakkında bilgi verir. Örneğin, ana giriş kapısı ikinci kata açılır ve bu katta Asya ve Afrika memelilerine ait salonlar yer alır. Ayrıca, bu katta canlı kelebek sergisi de çok uzun zamandır ziyaretçilerin ilgisine açıktır. Müzenin birinci katı, yani, ana girişin bir alt katı, biyolojik çeşitlilik, su altı yaşamı, Kuzey Amerika doğası, jeolojik sergiler, insanın evrimi, Amerikan yerlileri ve minerallere ilişkin galerileri içerir. Üçüncü kat, yani, ana girişin bir kat üstü, Afrika doğasına ilişkin salonlar yanı sıra farklı canlı gruplarına ilişkin sergileri içerir. Dördüncü kat ise dinozorlar ve nesli tükenmiş sürüngenler, deniz yaşamına ait canlılar ve büyük memelilere ait sergileri içerir. Aynı zamanda, dördüncü katta müzenin kütüphanesi de yer alır. Oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan kütüphane bir çok araştırmacı tarafından ziyaret edilmektedir.
​
Görseller eşliğinde anlatıma insan evrimi galerisi ile başlamak yerinde olur (RESİM 2, 3, 4, 5 ve 6). İnsan evrimi özellikle görülmesi gereken galerilerden biridir. Kapıdan girişte primatlarla insan arasındaki benzerlikleri gösteren iskelet demonstrasyonları ziyaretçileri karşılar. Galeri içinde ilerledikçe insan evriminin ilk basamaklarından Lucy’nin iskelet kalıntılarına, sonrasında Neandertallere ve modern insana kadar olan süreç basamaklar halinde ziyaretçilere sunulur. Bu serginin görünmeyen kısmında yer alan tüm arkeolojik bulgular da müzenin genel ziyaretçilere kapalı olan bilim kısmında korunmaktadır. Bu bölümü bitirdikten sonra, salonun devamında minerallerin olduğu bölüme geçilir ve iki sergi alanı bu şekilde tamamlanır. İnsan evrimi salonunun girişi ve çıkışı aynı yerden yapılmakta ve bu yer geniş bir salona açılmaktadır. Burası müzenin bir diğer girişini oluşturur. Büyük bir kanonun sergilendiği bu salon (RESİM 7) da müzenin önemli salonlarından biridir. Kanonun olduğu salondan doğu yönüne doğru biyolojik çeşitlilik ve su altı yaşamı salonlarına ulaşılır. Bu kısımları, biyolojik çeşitliliği de detaylandırarak anlatacağım ayrı bir yazı metni olarak ikinci bölümde okuyabileceksiniz. Bu vesileyle, bir sonraki metin içinde Türkiye’de bir doğa tarihi müzesi olsaydı, bugün Anadolu’nun biyolojik çeşitliliği hakkında günümüzde ne tür tartışmaları yapıyor olurduk sorusunu da tartışmaya başlayacağım.

0 Yorumlar



Yanıt Ver.

Proudly powered by Weebly